13 Ekim 2011 Perşembe

Zaferler Senin Ruhunda Var!


Cumhurbaşkanlığı Kupası için oynamayalı 16 sene olmuş. Yanılmıyorsam en son 26 sene önce kazanmışız. Ben henüz vitamin konumundayım, duşünün. Annem ile babam evlenme arefesindeler. Öyle bir dönem. Kaptan Turgay Demirel hatta, düşünün.


Bugün sabahtan beri inanılmaz bir heyecan var içimde. Kafamda sürekli maçı oynuyorum. Biz kazanıyoruz. Bir yerlerde hata yapmayayim diyorum, tekrar oynatıyorum ama "Oynat Uğur'cum" modu bu. Yine biz kazanıyoruz. "Ulan bir yerde sıkıntı yok değil mi?" diyorum kendi kendime, tekrar oynatıyorum... I-ıh. Galibiyetten başka bir şey elde etmiyoruz. Maçtan çok kısa süre önce bir arkadaşım ile konuştuğumuzda da söylemiştim. Hatta demiştim ki "Abi Andric hava atışını  alınca içindeki sıkıntı geçer. Bugün yeneriz." Andriç ilk beste değildi ama onun yerine oynayan Furkan hava atışını alınca "Abi inşallah sinemaya gitmekten vazgeçmişsindir, maçı  izliyorsundur. Dediğim oldu. Yeneceğiz dedim, o da olacak!" diyerek maça başladık.


Maçı kafamda oynattım demiştim ya, aslında maç öncesi ne analiz yaptıysam onu oynatmıştım kafamda. Bir coğu gerçek oldu ama ufak tefek tahmin edemediğim olaylar yaşandı. Zaten maçın bu denli başa baş gitmesinin temel sebebi de budur.


Şu dakikada skor buydu, şunlar sayı üretti öne geçtik, vay efendim geriye düştük falan seklinde yazmayacağım. Değinmek istediğim temel bir kaç nokta var.


Olumsuzlardan başlayalım.


1) Çok top kaybı yaptık. 50 dakika maç oynamış olsak bile 27 top kaybı inanılmaz fazla bir rakam. Uzatmalar dahil 15-18 arası olması normaldir. İdeal diyemem zira ideali hiç top kaybetmemektir, bu da mümkün değil.


2) Dönem dönem geri koşamadık. Bildiğiniz geri koşamadık. Öyle böyle değil. Hatta süresini tam hatırlamamakla birlikte, bir ara Emir, Bogdanoviç ve Ömer üçlüsü sayesinde üst üste 3-4 tane hızlı hücum yedik. Temel felsefesi savunma olan bir takıma yakışmaz. Kaldı ki ayakları çabuk olan oyunculara sahip olduğumuz için savunmaya hızlı koşan ve genelde hızlı hücumlarda rakibine hata yaptıran bir ekibiz. Bugün bu senaryoyu da izledik. Ancak geri koşamama durumu 1-2 hücumla sınırlı kalmayınca dikkat çekti. Hatta yanılmıyorsam fark 7 sayıya çıktığı  dönemde Oktay hoca resmen çıldırmış durumdaydı.


3) James Gist acayip problemler yaratti. Adam bildiğiniz rahmetli McRae'ye selam çakıp durdu. Buradaki sıkıntı şu: Atletik uzunlara, hatta oyunculara karşı problem yaşıyoruz. Bunu ASVEL macinda da görmuştük. Bunun yanı sıra 4 numaralı pozisyondaki oyuncularımızın savunma hatalarından veya genel olarak takımdaki yardim savunmasi hatalarından boş şutlar buldu ve soktu. (3 taneydi yanılmıyorsam.) 7/9 ile 18 sayi - 9 ribaunt ile maçı bitirdi. Atletik oyuncular mevzusunu da eksi olarak hanemize yazalım.


4) Bu adamlarda(karşı yaka) "Keşke bizde olsa." dediğim tek isim Emir... Suyun karşısında  oynamasa hayranı olurdum. Karşısında Shipp ve Shumpert varken canımıza okudu resmen. İçeriye öyle bir penetre ediyor ki savunmacısını yok sayıyor resmen. Burada pota altındaki oyuncularımızın onu iyi karşılayamaması da önemli bir etken. Fark etmez, karşılasalar da turnike ile bitirmez de faul çizgisini biraz geçtikten sonra "fade away" ile bitirir. Avrupa'da, hatta tüm Dünya'da, bu tarz 3 numaralar fazla yetişmediği için sadece kıskanarak bakabiliyoruz şimdilik. (Bu arada Emir savunması konusunda Caner'e kocaman bir alkış. Alkışlanacak bir başka durum daha var. Ancak bu olumlu yönlere girecek.)


5) Bogdanovic'i bir dönem durduramadık. Geri koşma problemi ve savunmadaki adam değiştirmelerin neticesinde boş şutlar canımızı yaktı. Kısalarımızın üzerinden antrenman hookları bıraktı. Buralarda yardımlaşma eksiği var.


6) %60 ile serbest atış attık. Lakovic ve Shumpert dışında çizgiye gelen herkes en az bir atış kaçırdı. Normalde önemsemezsiniz belki ama 36 tane serbest atış kullanınca, önemseniyor. Şöyle düşünün, %80 ile atmış olsaydık maçı uzatmaya götürmeden kazanmış olabilirdik.


7) Lakovic ve Songaila savunmada çok eksik kalıyorlar. Songaila iyi niyeti ve oyun zekasıyla bu açığını kapatmaya başlamış gibi göründü. Fiziki durumu biraz daha iyi gittiğinde düzelecektir ancak Lakovic bugün kimi savunduysa rakip oyuncu sayı üretti. Ömer, Ukic vs. Hele Ukic'in farkı 7 sayıya çıkarttığı üçlük ve uzatmada alan savunmasında kaymayı yapamadığı için Bogdanovic'in boş kalması hiç iyiye işaretler değildi. Ukic'in üçlüğüne el dahi kaldırmadı. Öyle düşünün. Bir de savunma bu durumlara yardımda gecikince Lakovic üzerinden epey sayı yedik. Muhtemelen skor üretemediği karşılaşmalarda kenarda olacaktır.


8) Iki defa son topta saçmaladık. İnanılmaz saçmaladık. İlkini verilmeyen faul nedeniyle es geçelim. Ancak ilk uzatma devresinin sonunda Gordon'un yanlış yerde driplingi kesmesi nedeniyle top kaybı yaptık. Burada alınan molanın ardından Tutku ile sahaya dönülmemesinin de etkisi var. Bu maçlık sıkıntıdır deyip, geçelim.


Yaptığımız hataların bir kısmı 13 günde oynanan 7. maç olması, oyuncuların bir kısmının yorgunluğu falan derken kabul edilebilir. Sezona yayılabilecek bir sıkıntımız olduğunu düşünmüyorum ancak dikkat etmemiz gerekiyor. Bu bir gerçek. Yine de genel anlamda kötü oynadığımızı söyleyebildiğim bir maçı kazanmamız mühim.


Bu arada Zaza'yı olumsuz yönler arasında saymadım zira;
a) Takıma yeni katıldı.
b) Sakatlıktan yeni çıktı.


Takima adapte olamaması normal. Fiziki olarak da diri değildi. Muhtemelen Prokom maci ile birlikte iyi performanslar sunmaya başlayacaktır. Olin maçı için beklenti büyük olmamalı.


"Arkadaş bu takım hiç mi iyi oynamadı?" sorularını duyar gibiyim. Var tabii ki. Olumlu yönleri sıralayalım.
1) Maç maç ayrı oyuncuların iyi oynaması sistemimiz içerisinde kabul edilebilir ancak öyle bir noktadayız ki 3-5 dakika bir oyuncumuz öne çıkıyorsa, 3-5 dakika diğeri öne çıkıyor. Ender, Furkan, Shumpert, Andric, Caner, Tutku... Anlatabiliyor muyum? Zaman zaman ribauntlarda Darius Songaila, savunma katkısıyla Gordon. Örnekler arttırılabilir. Takım olmak ayri bir meziyet, iyi bir takim olmak bambaşka. Biz şu anda canlı canlı iyi bir takım olma yolunda ilerleyen oyuncu grubunu izliyoruz. Kolay değil, tarihe tanıklık ediyoruz!


2) Gist de dahil, boyalı alanı perişan ettik. Gist'in ekstra performansına rağmen... 45-35 ribaunt üstünlügü bizde, %53 civarı 2 sayılık yüzdesi bizde. Furkan'ın, Andric'in kaç tane basket faul aldığını hatırlamıyorum. (Hele Furkan'ın Kaya'yı poster edisi... Offf...) Tahmin edilebilir bir üstünlük. Mirsad iyileşse de devam edecek bir üstünlüktür. Dikkatinizi çekerim.


3) Top kaybı yapmadiğımız zamanlarda müthiş bir top paylaşımı. 35 basket, 31 asist! Hadi bu asistlerin 5'i 2/2 atılan serbest atışlar için yazılmış olsun. 35 basket, 26 asist! Bu oran çok önemli, çift guard oynamanın avantajları. Dönem dönem topu öyle hızlı çeviriyoruz ki rakip tamamen çaresiz kalıyor. Bir de Gordon, Ender ve zaman zaman Lakovic'in penetreleri gelince... Devamını biliyorsunuz.


4) Son 4-5 dakika kala fark 7 sayıya çıksa da, o süreçte berbat oynamamıza rağmen, takımın konsantrasyonu bir saniye bile düşmedi. Toparlanıp ayağa kalktık. Önemli.


5) Fark 7 sayı olduktan sonra maç sonuna kadar alan savunması yaptık. Öyle bir alan savunmasıydı ki hayran kaldım. Ön taraftaki 2 kısanın kaymaları, forvet pozisyonunda oynayan Shumpert ve Caner'in harika yer değiştirmeleri, ikili oyunlara ve faul çizgisi üzerindeki uzunun oyun kurmasına izin vermememiz... Muazzam. Ayakları hızlı olan oyuncuların katkıları. Takım birbirine alıştıkça daha iyi olacaktır ve bize bu maç gibi daha nice maçlar kazandıracaktır. Büyük bir artı olarak yazalım.


6) Shumpert'e ayrı bir bölüm. Harika oynadı. Efes'te oynarken hiç sevmezdim. Az küfür etmedim Ergin Ataman'a Shumpert yüzünden.  Hatta 2010'da Efes'in şampiyonluğu kaybetmesinin temel nedeni olarak görürdüm kendisini. Arkadaş adam öyle bir oynuyor ki... Saygı duyuyorum... 7/12 isabet oranıyla 22 sayı - 4 asist yaptı. Alan savunmasında göstermiş olduğu müthiş performans önemli. Gist'in hücumda 2-3 kez aklını aldı. Zaten bu 4 asistin bir kısmı o sayede geldi. Uzundan uzuna pası penetre sonrası harika yapıyor. Eli ısındığında durdurabilene aşk olsun.  Yalnız Cevher'i yavaş yavaş Shumpert rolüne soyundurmak gerekiyor. Ayrı bir konu başlığı. Sonra gireriz. 


7) Bir ayrı bölüm de Furkan Aldemir'e...  Hücumda fazla top kaybı yaptı bugün. Canı sağolsun ancak henüz 20 yaşında bu seviyede sadece 17 dakikada boyalı alanda dikkat çekebilmek önemli bir meziyet olsa gerek.  Bu çocuğu nasıl elimizde tutabiliriz bilmiyorum. Sezon içerisinde çok daha iyi parlayacaktır. Sezonun açık ara en iyi transferi.


8) Andric. Bu adam bize yürekten bağlı. Saha içerisinde bunu öyle net gösteriyor ki... Maç boyunca pek ortalarda gözükmedi. Ancak 4. periyotun son 5 dakikasından itibaren savunmada ve hücumda göstermiş olduğu performans önemli. O sahadayken alan savunmasını yapmak  kadar güvenli ki. Bir tek Emir'in penetrelerinde zamanlama hataları yaptı ve kolay sayılar yedik. Ara sıra olur böyle dönemler. Normalde bu tarz hatalar pek yapmaz. Iyi bir Euroleague uzunu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Special thanks to Coach Mahmuti and Tutku! 8/10 isabet oranı, 22 sayi 7 ribaunt. Ayrı bir not, bu sene ribaunt sıkıntısını az da olsa çözmüş, ayrıca post-up ve şutu hücum silahlarını arasına katmış. Aklımızda bulunsun.


9) Kaptan Tutku. Ne desem bilmiyorum. Ne ara 8 asist yaptı onu da anlamıyorum. Maç başlarında o da epey sıkıntılı oynadı ancak 2. uzatmada maçı bize getirdi. Kritik bir üçlük soktu. Sonra hücumu öyle bir organize etti ki, alan savunmasının da yardımıyla 8 sayıya çıkardık farkı. Kelimeler yetmiyor izledikçe gözlerimin pası siliniyor.


10) Ender'e de ayrı bir bölüm. Maçın sonunda yaptığı hata hariç iyi oynadı. Özellikle maç başında hücumlarımızı sürükledi ve çaktırmadan 18 sayı 7 asist üretti. Bize geldikten sonraki oyunu aklımı başımdan alıyor. Efes'te ve milli takımda izlediğimiz Ender bu değildi. Nazar değmesin.


Biraz da genel olarak bakalım. Iki takımda hücumda çok bariz hatalar yaptılar. 50 dakikada 97 sayı yememize rağmen (40 dakika sonunda 78 sayı yemiştik.) savunmamız maçı kazandırdı. Farkı 10 sayıya çıkarmışken rakibi maçın içine sokmak, zaman zaman savunmada aksamak, farkı 8'e çıkardıktan sonra bir ara konsantrasyonun kaybolması ve Ender'in bir pas hatası sonrası onları umutlandırmak gibi ufak detayların bir maçlık gerçekleştiğini, zaman içerisinde mükemmele yaklaşacağımızı söylemek yanlış olmaz.


Sonuçta 13 günde 7. maç, 7. galibiyet. Euroleague bileti, Türkiye Kupası'nda son 8 takım arasına kalmak ve Cumhurbaşkanlığı Kupası. 3 senelik bir plandan bahsetmiştik, ona sadık kalıyoruz demiştik ya, takım Hakan Üstunberk'i de, Oktay Mahmuti'yi de yanılttı. Basamakları teker teker değil, üçer beşer çıkıyoruz. Hedefler büyüdü, kadro kalitemiz bu hedefleri gerçekleştirebilmek için yeterli. Bu gece kupanın keyfini çıkartalım. Yarından itibaren Olin maçını düsünürüz.


Tarihe tanıklık ediyoruz. Yenilmez Armada yeniden doğuyor. Bu dönemde yasadığımız için çok şanslıyız.


Zaferler senin ruhunda var!

5 yorum:

  1. Yorumun cok guzel bızım bloga da bekleriz

    YanıtlaSil
  2. Güzel değerlendirme, tebrikler. Bana göre maçı koparamamızın sebebi kesinlikle savunmamızdı. Genelde değil ama, belli sekanslarda Mahmuti'nin takımına yakışmayacak seviyede savunma yaptık. Buna ikinci çeyreğin sonu ve 4.çeyreğin başı örnek verilebilir. Ama 12 Dev Adam gibi sıkıntı yaşadığımız bölümlerde dağılmamak takdire şayan. Ki bu durum, takımın bir yapısı, bir karakteri olduğunu gösteriyor.

    Zaza konusunda ise ben pek umutlu değilim. Lock--out süresince oyuncu almaya zaten genel olarak karşıyım. Konsantrasyon sorunu yaşaması muhtemel. Ama en azından Sefolosha gibi sadece Euroleague maçlarında oynamayacak.

    YanıtlaSil
  3. Ovguleriniz icin tesekkur ederim.

    Zaza mevzusuna gelince, aslinda ben de lokavt suresince oyuncu transfer edilmesini pek mantikli bulmuyorum. Euroleague'e girene kadar koc da mantikli bulmuyordu ancak Euroleague'e katilim saglayinca pota altina boyle bir hamle yapilmasi dogal karsilanmali. Piyasada bu kalibrede adam kalmadigi icin saniyorum mantik "Top 16'ya kapagi atalim, Zaza gitse bile Top 16 yapamayan ekiplerden iyi bir uzun alabiliriz." olmali.

    En azindan benim kafamda boyle bir yansima olustu.

    Bunun disinda Zaza'nin konsantrasyon problemi yasayacagini pek sanmiyorum.

    YanıtlaSil
  4. güzel yazı bravo.. öte yandan guru duyuyoruz takımımızla.. miras değil alınteri.. kimse bize vermedi şampiyon takımını.. hak ederek aldık kupayı

    YanıtlaSil
  5. @macrofobia

    Haklısınız ancak lock-out'un ne zaman biteceği ile ilgili kesin bir bilginin olmaması sıkıntı. İki hafta sonra da bitebilir, sezon da oynanmayabilir. Zaza'nın her sabah kalktığında gidip gitmeyeceğini bilemeyeceği benim kafamda soru işareti oluşturuyor.

    YanıtlaSil