28 Ekim 2011 Cuma

Nazar Boncuğu (Eleştiri Zamanı): 64-68

Galibiyetlerden ziyade bu tarz mağlubiyetlerin analizi önemli. Dilim döndüğünce 3-5 cümle yazmaya çalışayım.

Eleştirileri üç ayrı şekilde yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

1) İstatistikler ne söylüyor?

a) 17 top kaybı fazla. Özellikle bütün maçı çift guard ile oynadığımızı düşününce, ne olursa olsun 17 top kaybı fazla oluyor. Bunların 8 tanesi bizzat guardlarımızdan gelirken, sadece aklımda kalan 2-3 pozisyonda da yanlış pas tercihleri nedeniyle diğer oyuncular zor durumlara düşürülüp, top kaybı yaptırıldı. Kısacası 17 top kaybının 10-11'i guardlardan geliyorsa sıkıntı var demektir. Üstelik bu 4 guardın yaptığı toplam asist sayısı 9! (8'i Jaka ve Ender'den)
b) Üç sayı yüzdesi. %22 ile atacak kadar kötü oyuncularımız yok. Üstelik kaçan boş şutlar da cabası. Tek maçlık olabilir diyelim. Geçelim.
c) Herkesin üzerinde durduğu nokta. Ribaunt. Benim ribaunt üstünlüğü
nü değerlendirmem farklıdır. Total ribauntlar size her zaman doğruyu göstermez. O yüzden kendimce ribauntlari belli bir yüzdeye oturtmaya çalışırım.

Pota altımızda 39 ribaunt pozisyonu oluşmuş. %44'ünü (17) rakibe hücum ribaundu olarak vermişiz. Tek bir söz edilebilir istatistikler üzerinden. Eğer 17 top kaybının üzerine bir de rakibinizin pota altınızda %44 ile ribaunt almasına izin veriyorsanız mağlubiyete davetiye çıkartıyorsunuz demektir. Bunlara rakibin kendi pota aldığında aldığı ribauntlarla bizi dengesiz yakalaması eklenmedi malesef.

d) 30 serbest atış kullandılar. (Bizim 19) 22 isabet buldular. (Bizim 10) Simdi işin ilginç noktası geliyor: İki takımın da faul sayıları eşit. Yani? Rakibimizin karşısında duramamışız. Lyday, Domercant ve Greer üçlüsü 15/18 serbest atış kullandılar. (Tüm takımımızdan fazla isabet, neredeyse aynı sayıda atış.) Kısacası guard savunması dökülmüş.

Rakibiniz %36 ile şut atıyorken onları maçın içerisine ancak bu şekilde sokabilirsiniz. Biz de bunu başardık. (Biz %44 ile hücum ettik. Gayet normal.)

2) Teknik olarak neler yanlış yapıldı?

Bir kere adamlar bizim ikili oyunlarımıza muazzam çalışmışlar. Durdurdular. Bu kadar net. Pas ve kat tempomuzu yukarıya çektiğimizde savunmada zorlandılar. Ancak bunu ikinci yarı hiç başaramadık.

Bir diğer problem ise, Kazan ikili oyunları çok yüksekte oynadı. Bu ne demek? Uzun oyuncumuz show-up yaptığı anda ne kadar hızlı olursa olsun rakip oyuncu içeri devrilmiş oluyor, diğer uzun oyuncumuz bire iki kalınca yardım gelse bile ya sayı buldular, ya çizgiye gittiler ya da dış adamlara boş şut yarattılar. Savunamadık. Ne yapılabilirdi? Alan savunması deneyebileceğimizi düşünüyorum.

Bir başka konu ise, sezon başından bu yana gelen "Farkı belli seviyeye kadar açsak da vurup geçememe." problemi. İlk olarak Erdemir maçında sinyal geldi. Peşine Prokom ve Banvit maçları takip etti. Takim garip şekilde fark kapanmaya başladığı an panik yapıyor. Anlamıyorum. Bu maçta da geriye ilk defa maçın bitimine 2-2.5 dakika kala düştük. Belki daha az süre vardı. Yine kazanabilirdik ama panik... Anlayamadım. Her topu Jaka'ya verme çabaları üzücü. Düzeltmek lazım.

Ribauntlarda alan paylaşımı sıkıntısı yaşadık. Hiç böyle olmamıştı. Garipsedim. Öyle ki elimizdeki bir kaç topu rakibe hediye ettik. Bu tarz pozisyonları "şanssızlık" yerine "pozisyon hatası" olarak nitelendirmek lazım. Her ne kadar Savrasenko'nun sağlam bir boy avantajı olsa da sağlam bir spacing ile hiç önemi olmazdı: Bkz. Kadın takımımızın Ekaterinburg maçı...

Lynn Greer çok problem oldu. Bu da ilginç çünkü dengesiz bir oyuncudur. Dengesini bozamadık.

Domercant. Saygı. Nokta.

Shumpert'in özellikle fizikli pota altı oyuncularına sahip takımlara karşı dezavantajları bariz belli oluyor bu seviyede... Malesef bu sıkıntıyı yaşadık. Aynı şekilde Jaka'nın defansif sıkı
ntıları üzerine de Greer ile çok gittiler.

3) Koç, koç, koç...

Malesef bu bir koç mağlubiyetidir. Kim ne derse desin. Sebeplerine gelelim:

a) Jaka ısrarı. Maça kötü başladı, kötü devam etti. Üzerine Greer'in savunmasında her seferinde yenildi ve takım savunmasının dengesini bozan unsurlardan oldu. Jaka hiç bir şekilde 33 dakikaya yakın bir süre almamalıydı. Sahada tuttukça onu da yıprattı. O yıprandıkça hücum performansı da veremedi. Samoylenko'nun savunmasında bunalmasına resmen göz yumdu. Gibi, gibi... Kısacası Jaka'yı bu maç özelinde çok farklı kullanması gerekirdi.

b) Maç başında 4 numaralardan öyle bir verim alıyorduk ki... Songaila, Cevher... Hatta Shumpert bile başlarda... Ancak sonrasındaki Shumpert ısrarı, Songaila'yı kenarda unutması, Cevher'in aklına gelmemesi... Gerekirse Shumpert'e 3 numarada süre vereceksin ancak maça çok iyi başlayan ikiliden caymayacaksın. Shumpert ısrari ile yaşadığımız ribaunt dezavantajı da cabası. Maç başlarında Songaila, Furkan, Andric ve Cevher dörtlüsü kullanılırken böyle bir problem yaşamamıştık.

c) Tutku'yu cezalandırması. Resmen peş peşe iki top kaybı yaptıktan sonra cezalandırdı. Ne olursa olsun daha fazla süreyi hakketti. En azından Ender'in performansı vasatın altına indiğinde düşünmeliydi. Jaka'nın yerine düşünmeliydi. Yapmadı.

d) İkinci yarı tempomuzu kaybettiğimiz an alan savunması denenebilirdi.

e) Açıkçası bence bir ara Gordon/Ender-Shipp-Caner/Shumpert-Songaila-Andric beşinin denenmesi gerektiğini düşünüyordu. Fiziksel açıdan işi dengeleyip, o şekilde oynamak çok daha mantıklı olabilirdi. Ayrıca: Defans!

Kısacası malesef koçumuz bu maçta, bana göre, büyük tercih hataları yaparak elimizdeki maçın gitmesine neden olmuştur. Nasıl ki Prokom maçındaki hamlelerine rağmen takım avantajını kaybettiği için suçu onda bulmuyorsam, bu maçta da kendisini baş suçlu olarak görüyorum. Takım gibi onun da yorgunluğu olabilir, tercih hataları yapıyor olabilir. Biz eleştirimizi yapalım, tek maçlık idi diyelim. Geçelim.

Yaptığımız güzel şeyleri zaten izlediniz. Fazla detaya gerek yok. Yeterince uzun oldu zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder